Evlenmek…
Heyecan, tutku, sadakat, birlik, aşk, şefkat ve sabır… En özel, enyüce, en büyük duyguları içinde barındıran harika kurum…
ve biz de evlendik…
21 Eylül Cumartesi günü 2 yıllık sevgimize, bir ömrü ekledik…
Günler birlikte aydınlanıyor artık. Akşam yemekleri daha bir başka sanki. Tostlarım ikişer, ütülerim de pek bir çoğaldı 🙂
Ama en güzeli var ki; belki de sadece bu yüzden evliliği yaşamalı tüm çiftler…
Uyandığınızda yanınızda yatan masum bir adam oluyor sabahları, aylarca hayalinizde yaşattığınız o adamı her sabah yanınızda buluyor, saatlerce bakıyorsunuz yüzüne. Dokunmaya kıyamayacak kadar, sevmeye doyamayacak kadar…
Aslında tek bir evin içine, iki canavar koymuşlar da evcilleşmesi istenmiş sanki onların. Biz tam olarak o canavarlarız işte 🙂
– O çorapların ne işi var orada? / – Bu gömleğin ütüsü pek olmamış sanki?..
ve daha nice diyalog bizi bize birlikte yaşamın kaosu içinde kaybolmadan, yorulmadan ve asla bıkmadan dik durabilmeye alıştıran atışmalar aslında.
Komik çoğu zaman. Bol gülüşlü, bol sevinçli.
Bütün aptallıklarınızı istediğiniz kadar gizleyin, evliliğin ilk günü itibariyle çıkıyor hepsi ortaya 🙂 En çirkin haliniz, en komik duruşunuz, uykuda konuşuyor oluşunuz ya da tuvalette çok duruşunuz. Ne kadar örtülesi haliniz varsa her şey artık ortada oluyor canlarım 🙂
Tüm bu laflarıma bakmayın. Korkulacak bir şey yok aslında. Dedim ya; asıl evlenince anlıyor insan sevdiğini. Uyurken izlediğinde hayalindekini ve her istediği an öpebilince ömür biçtiğini işte diyorsun, hayat tam olarak bu…
Herkese nasip olsun daha iyileri, herkes sevdiğini görebilsin sabah güneşinde ve öpebilsin gün batımında yüzünden, elinden okşayıp saç telinden…
Ben buldum kalp sahibimi ve diledim en güzel gün geceleri. Darısı isteyen herkesin başına olsun, aşıklar bir ömür mutlu olsun 🙂
Not: Evliliğin ilk haftaları şairane ruhun devreye girmesiyle, kafiyeli yazılar yazılıyormuş. Bilginiz olsun 🙂