Tarifi olmayan en özel deneyim… “Karanlıkta Diyalog” ve dünden sonra değişen tüm fikirlerim…
Yaşamadan, hissetmeden, fark etmeden ve dokunmadan anlaşılamayacak kadar farklı.
Dün akşamdan sonra dünyam değişti, şimdi daha bi’ başka sesler ve daha bi’ doğal dokunmak her yere.
Siz hiç Taksim’de yürürken, sokakta akan suyun damla sesini işittiniz mi? Cevabınız hayır değil mi? İşte biz dün onu farkettik ve öğrendik ki görme engelli tüm dostlarımız en kuytuda kalan sesleri bile işitebiliyorlar. Çünkü yoğunlaşacakları renkler ve beyinlerini yönlendirecekleri bir karmaşa hiçbir zaman yok önlerinde.
Kapkaranlık bir alanda, tüm şehri dolaştık. Görme Engelli bir rehberimiz vardı ve bir noktadan sonra sanki o görüyor da biz karanlıktaymışız gibi hissettik. Sürekli “-Necmi Bey! Neredesiniz? Korkuyoruz! gibi cümleler sarfettik kendisine. Aslında pek bir şımarıklık. O adam tam 20 yıldır bu hayatın ortasındaymış meğer. Oldukça hadsizlik ettik ama bilmiyorduk işte. Ne görmeden yürümeyi, ne seslerle bu denli yakından iletişime geçmeyi ne de duvarlara dokunarak geçip gitmeyi.
Tökezledik, duvara çarptık ve hiç tanımadığımız insanlarla bir anda dost olduk. Ne tiplerini, ne işlerini, ne giysilerini görmeden. Sadece insanlık için, sadece dostluk için. O kapıların ardında bıraktık tüm ön yargılarımızı ve ayakta kalmaya, karanlığa rağmen yaşama tutunmaya çalıştık.
Yer yer çıldıracak kadar görme isteği oluşuyor zihninizde. Alışmak için 5 dakika geçirmeniz gerekiyor. Sonrası mı? İnanılmaz bir heyecan, keşfediş ve anlayış…
Şimdi çok başka bizim dünyamız. İnsanlığın şekli değişti ve silindi renkler. İmkanınız varsa gidin demiyorum. Ne olur gidin, yalvarıyorum diyorum. Yaşayın bu duyguyu. Anlayın ve anlatın. Günlerin değil, gönüllerin aydınlık olması gerektiğini siz de kavrayın. Ve sevin insanları çıkarsızca. Dokunun bir ağaca ya da elmaya. Sonra da dost edinin. Kahramanı olun birinin. Çay için, kitap okuyun, gezin, eğlenin. Ayrım yapmadan sadece sevmeyi öğrenin…
(Üzerinizde bulunan parlak tüm takılar, saat, telefon vb. araç gereçleri bu dolaplara yerleştiriyorsunuz.)
(İçeri sokulması yasak olan araç gereçler bunlar. Ancak; bozuk para almanız gerekiyor, çünkü şehir hayatı içerisinde bir mekana oturup; çay, kahve, su vb. içecekleri satın alıyorsunuz.)
(Bu da son olarak sergi ile ilgili bir anı satın almak istersiniz diye bulunan satış noktası. Kalem, magnet, defter, bardak gibi pek çok ürün bulunmakta, fiyatları da pek uygun…)