Ne demiş Nazım; “Basit yaşayacaksın basit! Sanki bir gün yaşamın sona erecekmiş gibi basit. Çay, Simit ve Peynirle…” İşte bu kadar net aslında her şey. Sıradan, boş ve lüzumsuz… Hani kime gebeliğin varsa atacaksın üzerinden.
Korkmayacaksın yalnız kalmaktan. Kendi kendine yetebilmenin, gül kokusundaki ahengin ya da kedi bakışındaki asaletin ne kadar mucizevi güzellikte olduğunu keşfedeceksin.
Arkandan mı konuşuyorlar? Güleceksin, geçeceksin, üzerine bir çay içip keyifleneceksin. Kahve de olur mesela. Eminönü çarşısında boydan boya kokan o çekirdek kokusunu iliklerine kadar çekeceksin.
Bakacaksın Galata’ya, sonra çevireceksin kafanı boğaz balıklarına…
Yarının garantisi yokken ne diye erteleyesin ki sevdiğinle geçireceğin vakitleri? Sevmeyi bileceksin önce, sana sonu sunulmayan bir hayatta hırs, takıntı, kıskançlık ve art niyetlere kaptırmayacaksın ruhunu… Bileceksin; bu dünyanın ne yalan, ne doyumsuz, ne gurursuz olduğunu bileceksin! Bilmelisin de…
Gitmediğin yerlere, bilmediğin lezzetlere ve “merhaba” demediğin insanlara açacaksın hayatını. Ne zarar göreceksin onlardan, ne canın yanacak, ne de yazık olacak emeklerine. Her şeyin anlık olacak. Kısa dostluklar, kısa konaklamalar, tadında seyahatler ve damakta tadı kalan enfes yemekler…
Bir adamı seveceksin her şeyden öte, bir de anne babanı… Kardeşine bile açık kapı bırakacaksın ve gitmesinden asla kırılmayacaksın.
Sen onlarca insana şefkatle yaklaşsan da, seni çekemeyenler her daim galip gelecek ve iyilik yaptıklarının beynine girip seni kötüleyecekler. Sakın yıkılma! Kötü kelamlara kanıp da, yaptıklarını unutanlara zaten diyeceğin tek şey “güle güle” demek olmalı bu hayatta.
Hep dik dur! Hep gül! Belki de yok yarının… Belki 10 dakika sonra saksı düşecek kafana ya da ıslak elle dokunacaksın priz başına.
Yapma be güzelim!
Git bir simit al, fokurdat çayını ocakta, kes bir kalıp peynirini ve kapa gözlerini. Susam kokusunu çek içine, şükret sonra koku alıyorsun diye. Kes peyniri ve ellerini sev kendine yetebiliyorsun diye.
Ne Nazım yalancı çıktı sözlerinde, ne hayat farklısını sundu bize.
Gül, Sev, Önemseme…
Sonu olmayan bir şey için son nefesine kadar kendini sakın tüketme!…
Hayat boş, insanlar bok…
Basit yaşa, basit ol…