17 Ağustos gecesi, hayatı tersine dönen küçük kız çocuğuyum ben…

depremUnutmak?..

Kafanıza düşen taşlarla uyanmayı mı? Ölüm kokusunu buram buram duymayı mı günlerce?..

Giden hayaller, geçmişiniz, evler, bahçeler, sokaklar, okulunuz ve hayat

Siz hiç saatlerce bir tas çorba için beklediniz mi sıralarda? Beklemeyin.

Sakın bilmeyin ölümün burnunuza kadar sokulup, kayboluşunu.

Olgunluk adımınız bu acı anılarla dolmasın hiçbir zaman.

Unutmuyorum. Unutulmuyor!

Kaç zaman geçerse geçsin acı hep taze kalıyor.

En büyük duam; Rabbim yaşatmasın bir daha…

Bugün, Cennete gitsin açılan tüm avuçlar.  Acı içinde geride kalanların sabır olsun en büyük sığınakları.

İçim bir başka acıyor bugün, çocukluğum hıçkırarak ağlıyor…

17 Ağustos gecesi ile hayatı tam tersine dönen küçük kız çocuğuyum ben…

Ölümün o ağır kokusuyla yaşadım 40 gün, 40 gece.Yıkılan evler gördüm gözümün önünde, yiten hayatlar. Ağlayan anne babalar, yalnız kalan çocuklar…

Bir çoğu için şanssız, acı çekenler içinise çok şanslıydım belki de. Ailem kurtuldu, evim gitti sadece. Kötü bir dönemde, kötü günlerle bölündü çocukluğum ama ben o gün öğrendim işte maddi her değerin bomboş olduğunu. Ben o gün öğrendim işte statünün anlamsız olduğunu, o gün karar verdim para uğruna köle olmamaya ve o gün yemin ettim yardıma ihtiyacı olanlara son anıma kadar yardımcı olmaya.

Bazen öyle şeyler yaşayıp olgunlaşırsınız ki; en büyük zenginliğin sadece sevdiklerinizin yanınızda sağlıkla varolabilmesi olduğunu acı acı öğrenirsiniz.

Öğrendim. Belki acıyla, belki perişan olarak ama öğrendim. Şimdi sadece çok acıyor canım. Şimdi sadece açıp ellerimi semaya dualarımı sıralarım giden tüm canlara.

Sabır sabır sabır. Rabbim ölümü; evlat, eş, anne ve babası ile tanıyanların yardımcısı olsun.

Bir daha uğramasın felaketler yurdumuza…

Be first to comment