Kedi ile Yaşam Nasıl Mı? İşte Böyle…

Bir kediyle yaşamak…

Erkenden anne – baba olmak gibi bir şey…

Bambaşka, tarifsiz, heyecan ve sevgi yüklü bir süreç. Yaşam süreci…

Oğlum Çiko. Eşimin askerlik döneminde, henüz sevgiliyken yalnızlığıma ortak olan minik burunlu canavar…

Yağmur, hatta ayaz yüklü bir bayram gününde, avuç içi kadar minik ve çamur dolu bedeniyle dinlenmek için oturduğum kaldırım kenarında buldu beni. Üşümüştü ve fazla açtı. Sadece sevmek için aldığım koynumda uyuya kaldı birden. Dayanamadım. Söz dedim anneme. “Söz sahiplendirsin diye veterinere götüreceğim o kadar. Eve almam valla bak…” (bu arada annem hayvanlardan müthiş korkar.)

Tam bir üç nokta gerekiyor işte burada…

IMG_20131129_175815Olmadı. Bir şekilde ev bulamadım ona. 1 yıl boyunca annem ile köşekapmaca oynayarak büyüttüm onu. Kedi bakımına dair ne varsa okunacak hepsini okudum. Kazancımın büyük kısmını gerçekten kendi oğlummuş gibi ona ve oyuncaklarına harcadım. Kolay mı sanıyorsunuz bir canlıya hayat sunmayı? Asla değil. Kendim için 5 Liranın dahi hesabını yaparken; ona acımasızca harcamalar yapabiliyorum. Bir kere seslenmesine, her sabah zorlanarak uyandığım yatağımdan taklalar atarak fırlıyorum. Kendi vücudumda çıkabilecek bir yaraya “aman geçer” derken, onun bedeninde gözüme ilişen en ufak bir çizik için dahi koşa koşa doktoruna gidiyorum.

Zor yanları çok aslında. Maddi manevi zarar olduğu alanlar oldukça geniş. Yeni evli olmama rağmen sandalyelerimin kumaşları Çiko’nun sanat eserleriyle dolu. Tırnaklarını sandalyelerimle törpüledi benim şımarık oğlum. Ya da bazen bu eserler kol, bacak ve hatta yüzümüzde muhteşem imzalar yaratabiliyor. Canınız yanıyor, kanatıyor da çoğu kez…

IMG_20131121_094910Ancak öyle bir bakışı, öyle bir sırnaşması var ki; işte gerçekten evlat gibi… Çoğu kez uyuyuşunu seyrederken buluyorum kendimi. Öperken pembe patilerini. Dayıyorum burnumu onun o kalp şekilli minik burnuna. Kıvrılıyor, dönüyor, taklalar atıyor keyiften… Masumca bir sevgi ona karşı duyduğum hisler. Çok başka. Yaşamadan tadılamayacak kadar yoğun ve derinden…

Ona öylesine büyük bir sevgiyle bağlıyım ki; tek kelam ettirmiyorum kimseye o söz konusu olduğunda. Kalp kırabilecek kadar sert ve çatık kaşlı oluyorum çoğu kez.

Eşim, evliliğin ilk haftalarında oldukça zorlandı aslında. Ama öyle bir cazibesi var ki; tüm tabuları yıkıyor bebek suratıyla. Şimdi eşim de babası gibi oldu Çiko’nun. Gün içerisinde beni arayıp onu sormaya başladı. Özlüyor da uzak kalışlarında. Maması var mı diye kontrol edip, en sıkıcı yanı olan tuvalet temizliğini dahi yapıyor.

IMG_20131112_142035Çok farklı bir sorumluluk bu. Sevmeden başarılamayacak kadar zorlu bir yol. Her gün bir merdiven çıkıyoruz birlikte. Karşıma çıktığında 10 günlük olan oğlumla, şimdi el ele büyüyoruz. Bazen kavga ediyor, bazen koyunkoyuna uyuyoruz. Aşığız, arkadaşız, anne oğul ya da kavgalıyız. Tüm duyguları birlikte yaşayıp, birlikte tadıyoruz.

Dualarımın sonuna onu da ekliyorum artık. Benden başka herkese aksi davransa da; sahiplerinin huyunu kapıyormuş bunlar. Öyle diyorlar 🙂 Çiko ve sonrasında değişen yaşam… Dünyanın en güzel lütuflarından biri o bana. Upuzun yıllar sağlıkla birlikte yaşlanmayı nasip etsin Allah ona da bana da…

Güzel şey bir kediyle yaşamak. Heyecanlı… Bir belgeselin içine atılmış gibi an an değişen ve gelişen türden.. İyi ki böyle bir sevgiyi yaşama şansım oldu ve iyi ki avuçlarıma o kondu…

Çiko… Minik dostum, oyun arkadaşım, can yoldaşım, oğlum…

Yırtsan da sandalyeleri, çizsen de kollarımızı dert değil hiçbiri… Gerçek bir evlat gibi iyi ki girdin hayatımıza. Herkes bunu anlayamasa da biz çok seviyoruz seni…

 

 

 

Be first to comment