Kız Kısmısı Yapmaz


Sen kızsın…

Edepli otur!

Herkesin yanında gülme!

Etrafında erkekler varken dondurma yeme ve sakın kıllı bir bacakla gezme!..

Doğduğun andan itibaren dayatıldı sana bunların hepsi. Bununla büyü ve sakın itiraz etme!

Ağdasız dolaşman, belli bir yaştan sonra koşup zıplaman ve sadece dostça bile olsa karşı cinsle samimi olman kesinlikle yasak!

Söz dinle!

Bir erkekle güldüğün zaman, akşam babana şikayet edilmekle tehdit edildin ve belki sırf bu yüzden pek çok kişiye istemediğin şeyler verip taciz edildin.

Sus! Bunu da kimseye söyleme!

Sevişme dediler sana ve sevişenlere de “orospu” de. Evlendiğinde dene bu duyguyu. Aman ha gerdekte yapamam diye çekinme. Sabaha çarşafın yeri hazır bile pencerede… Cümle alem görecek “bekaretini”. Bilecekler daha önce kimselere “vermediğini”.

Vermek? O da ne? Kime neyi veriyorsan işte…

Mal gibi alınıp satıldığın yetmiyor gibi bir de vermek he?

Kork erkeklerden, eşin bile olsa çekin. Yıllarca sana sevişme diyenler, şimdi sevişemediğin için baskı kuracaklar üzerinde. Çocuk bekleyecek, hamile olmadığını öğrendikleri her regl dönemin için “kısır” etiketi yapıştıracaklar üzerine.

Kadın olmak nedir daha bilmeden bir an önce anne ol diye üzerine üşüşecek cadı ormanlarının bir numaralı kral ve kraliçeleri.

Leş kargası gibi eşeleyecekler duygularını ve seni gram önemsemedikleri yetmiyor gibi her gün yiyip bitirecekler.

Üzülme. Çünkü sen üzülemezsin de.

Genç kızken edepli.

Kadınken namuslu.

Yatağında erkeğini zevkten dört köşe edecek kadar verimli ama bakkala, pazara giderken gözleri yerden öteye geçmeyecek kadar tertipli… Böyle bir kadın işte. Namus dedikleri iki bacak arasından öteye geçmedi geçmeyecek de.

Evlilik öncesine kızlık, evlilik sonrasına kadınlık diyecekler. Kızlık soyadı diye bir kavram girecek kimliğine.

Ezilmek, sövülmek, sürünmek ve ölmek… Yaşayan ölüye dönmek, her gün sömürülmek ve çürümekten başka bir bok beceremeyeceksin.

Evlilik öncesinin edepli genç kızına, evlilik sonrası namuslu ev kadınına tek söz hakkı vermeden geçirecekler günleri.

Ve sen… Sırf pembe renkli kafa kağıdına sahip olduğun için tüm bunları yaşamaya mecbur bırakılacaksın. Hazır mısın peki?…

 

 

 

4 Comments

  • Yanıtla Ağustos 23, 2014

    nur

    Merhaba,

    Nedendir bilmiyorum. Kendimi yakın hissettim. Sanki yıllardır arkadaşız dostmuşuz gibi.
    Diğer yazılarınızıda okudum. Çok doğru söylüyorsunuz. Türkiye denmdir nedir hep bi aile ve elalem baskısı var üzerimizde.Şunu yapma elalem neder bunu yapma elalem şu der…
    İnsan böyle düşünceleri okuduğu zaman daha yakın hissediyor. Bazen de boşvermek gerekiyor.Amann ne olucak ki diyor.Ama sonra yook olmaz öyle şey deyip başa sarıyoruz.
    Neyse ben sizi tanıdığıma çok memnun oldum.

    Sevgilerimle,
    Nur.

    • Yanıtla Ağustos 25, 2014

      utopikkafa

      Çok mutlu oldum. Çok sevindim. İyi ki bir aradayız ve iyi ki fikirlerimiz ve hislerimizi paylaşabiliyoruz. Kendinizden başka kimseyi takmayın ne olur…

  • Yanıtla Ekim 17, 2014

    tuğba

    yazılarını blogunu paylaştıklarını takip ediyorum.. Güzel değil hepsi Süper ötesi.. Hele bu yazına bittim 🙂 Ellerine yüregine sağlıkk. Hala tanıdıgım o küçük Ezgi, olgunlaşmasına ragmen büyümemiş Ezgi. iyiki ilkokul yıllarımda hatta aynı mahallemde tanıdıgım okul müsamerelerime hazırlandıgım neşesini kaybetmemiş Ezgi.. Başarılarının devamını en içtenliklerimle diliyorumm 🙂

    • Yanıtla Ekim 20, 2014

      utopikkafa

      Canım çok teşekkür ediyorum. 🙂 Değişen bir şey yok. Sadece yaş :/ 😀

Leave a Reply