Bir dizi tekrar tekrar, ilk bölümden son bölüme en fazla kaç kez izlenebilir ki?
“Çemberimde Gül Oya” yıllarca, bıkmadan, usanmadan aynı heyecanla izlenir, ezberlenir ve deli gibi sevilir.
Bu ülkenin sadece şu dizi için bile Çağan Irmak’a müthiş bir saygı beslemesi gerekiyor. Nasıl temiz, nasıl ince, nasıl gerçek ve nasıl hisli bir senaryo…
Oyunculardan bahsetmek, onları eleştirmeye yönelik cümleler içinde bırakmak bile bence büyük bir hakaret. Selda Alkor’dan, Özge Özberk’e; Mehmet Ali Nuroğlu’ndan, Suzan Aksoy’a muhteşem kadro, kusursuz oyunculuk ve hayranlık uyandıran bir sanat eseriydi bu dizi ve yayınlandığı ilk günden beri herkesin içinde aynı duygularla varlığını korumaya devam ediyor.
Mayıs 2004… Tarihe bakınca ne kadar çok zaman geçmiş üzerinden. Kanal D’nin en özel yapıtları arasında ilk 5’e girecek kadar değerli bir yeri olan Çemberimde Gül Oya ile Türkiye 70 ve 80’lerini içimizde, en derinde hissederek yaşadık ekran başında.
Çocuktuk, ergendik, büyüdük, gençleştik, anne – baba olduk. Birçoğumuz bu dizi ve samimiyetiyle büyüttük kendimizi.
Bölüm bölüm oluşturulan DVD Setleri, dizinin üzerinden yıllar geçmesine rağmen en çok satanlar listesinde hep en tepedeydi.Hani bahsettiğimiz eğer ki tutkuyla bağlanmaksa bir esere, Çemberimde Gül Oya severleri fazlasıyla tutkulu, bağlı ve aşk yüklü bu diziye.
Kimler geldi geçti buradan. Kimler borçlu şimdiki yerlerini bu diziye? Tuğba Büyüküstün, Melisa Sözen, Mehmet Ali Nuroğlu ve daha nicelerinin en önemli okulu bu setti belki de.
Dizi müzikleri, doğal oyunculuk, detaylı hikaye ve kusursuz yönetmenlik denince en güzel haliyle Çemberimde Gül Oya, hep özelden de özel olarak kalacak içimizde.
Klasik dizilerden başka bir teknik ve yapıya sahip olması, her yaş ve karaktere hitap edecek detaylara yer vermesi, hayata dair her duyguyu en derinde hissettirmesi ve set çalışanlarının muhteşem özverisiyle kısa ama öz bir proje olarak hayatımızın vazgeçilmez unutulmazları arasına giren bu dizi gibi daha nice eseri tv ekranlarında görebilme umudum hala yaşıyor içimde.
Yurdanur ve Mehmet gibi aşklara tanıklık ederken, hayatı öğrenebileceğimiz gerçek ve özverili hikayeler sayesinde bu sektör hala ayakta ve hala büyük bir umutla çalışıyor geride kalan görünmez emektarlar.
Belki yine Çağan Irmak, belki de tıpkı onun gibi çocukluk hayalini gerçekleştirmenin derdinde olan başka bir genç yönetmen ve hikaye ruhlu sanatkar adam, bir gün yine bu lezzette bir şeyler sunar önümüze ve biz de yine her bölümü tekrarlarıyla bıkmadan izleriz.
Bekliyoruz ve inanıyoruz.
Bir gün Çemberimde Gül Oya kadar özel, güzel ve enfes bir eser yine bağlayacak bizi ekranlara. Ama şu da bir gerçek ki hiçbir şey asla çıkamayacak Çemberimde Gül Oya’nın o ulaşılmaz tahtına…