Pazartesi Sendromu

 

Tıpkı aşk acısı gibi koyar adama.

Hani evlatlar içinde biri hep daha üzer ya aileyi tam olarak o’dur işte bu Pazartesi.

Yüzünü yıkarken tişörtten içeri kaçan su damlası gibi lanet, enseye batan etiket gibi sinir edici.

Şöyle elle tutulur, gözle görülür bir şey olsa da oturtsak karşımıza, vursak ıslak odunla her yanına.

Yer misin yemez misin diye diye ağız burun dalsak dangalağa.

Biriken mailler, aman sonra yaparım diye ertelenen işler, dün tam da bu saatte mışıl mışıl uyuyordum hayıflanmaları ve dahası…

Hafta sonuna da daha çok var be kardeşim!

Mutsuzum. Haddinden fazla da asık suratlıyım. Her adımıma bir lanet cümlesi düşüyor. Servisle masa arasına tüm bedduaları sıraladım.

Yine başladı hafta ve yine benim ruhum iki gün öncesinde kaldı.

Bir ilaç yapılsa mesela. “Pazartesi Sendromuna Son” diye bangır bangır reklamı olsa. Koşsak paket paket alsak. Cuma görünümlü Pazartesi etkisi yaratsa ruhta?..

Bu ütopya fazla uçuk oldu galiba.

Pazartesi laneti adama ne düşler kurdurup, ne anlamlar yüklüyor Cumartesi – Pazar’a.

Merhaba hafta başı. Bu gün de tıpkı diğerleri gibi çekilmezsin…

 

 

 

 

Be first to comment