Ülkenin Bir Genci Olarak;

matem

Günlerdir, facebook – twitter gibi kişisel sosyal paylaşım hesabımdan pek çok cümle ve ifadeye yer verdim. Ancak; ne twitter’ın 140 karakteri yeterli kalıyor, ne de facebook kitlesinin 5 cümleden sonra okuma alışkanlığının olmaması ifade etme imkanı sunuyor. 

Genellikle eğlence, gezi, yemek gibi keyifli şeyleri paylaştığım blog sayfama bu konuyla es verdiğim için özür dilerim herkesten. Ama demiş ya şair; “Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil” diye. O hesap işte…

Bu yazıyı, attığı tweetler yüzünden zamanında uyarı alan biri olarak ve eski çalıştığı şirketten “sadece fikirleri uymadığı için” kovulan biri olarak yazıyorum. Baskı altına alınmaya başladığım 18 yaşından beri, öyle ya da böyle zaten fikir olarak pek de onaylamaz, hep uzağında kalırdım siyaset konularının. “Bana uygun bir parti yok, kime oy kullanacağım” zihniyetinde tipik bir genç gibi yani. Sonra büyüdüm. Çalıştığım Kanaltürk kanalında neredeyse tüm çalışanların çıkartıldığını gördüğüm an büyüdüm. Sebebi mi? “Atatürk’ü sevmemizdi” Yıllar geçti. Olaylarla beraber biz de geliştik, büyüdük ve internetle yaşayan bireyler olduk. Ağacı sevdik en çok. Ama tek bi ağaç altında neleri kustuğumuzu da gördük. Gezi günlerinde duymadğımız hakaret, yemediğimiz dayak kalmadı. Ölenler de oldu… Ali İsmail oldu, Ethem oldu, Berkin oldu…

Nasıl ki; ağaçları öldürmek günahtır dedik. İnsanları da öldürmesinler istedik. Aslında çok kısa bir süre önce, bizi bize düşüren kişilerin de ölüm ve öldürenler için söylediği sözler, aynı şeyleri ifade ediyordu bizimle. Tek farkı vardı. Biz, ölen her canlıya ağlarken; o büyük adamlar sadece müslüman dediklerine ağladılar. Biz, müslümanı ayıranlara da öfkelenirken, o adamlar müslümanlığı da alevi, sünni diye ayırdılar. Adına ne derseniz deyin işte.

Ölen evladını sadece üç gün önce toprağa koyan alevi bir anneye, bir tek insanlık adına “başın sağolsun” demenin zor, onu “yuhalatmanın” kolay geldiği bir liderin ne yapmaya çalıştığını maalesef ki vicdanım almıyor artık.

Bugüne kadar yapılan eylemlerin çoğuna katılp, neredeyse hiçbirinden gaz yemeden döndüm. Yani eğer ki; sorun varsa herkeste var, eğer ki vicdan varsa işte orası tartışılır. Sınırını bilmeyen göstericiler de, çenesinin bağını bir türlü ayarlayamayan siyasiler de herkes suçlu bir yerde.

Bakın; benim derdim bölünmek ya da hakaret ederek fikirleri yıkamak değil. Aksine, son derece iyi anlaştığım karşıt partili arkadaşlarım, akrabalarım ve komşularım da var. Ya da hiç anlaşamadığım, öfke ve tepki koyduğum fakat aynı görüşte olduklarım da. Siyaset denen şey, büyük adamların koltuk kapmaca yarışında bizi basamak olarak görmeleridir hepsi bu. Her geçen gün daha çok yok oluyoruz farkında mısınız? Canınız acımıyor mu sizin de? Ölen bir anneye “yuh” derken ama -Allah rahmet eylesin- “Esma” için ağlarken bu çelişkiye ve çeşitliliğe vicdanınız sorgu çekmiyor mu?

Oyun… Bunların hepsi dine, cehalete, sadakate ve fakirliğe oynanan bir oyun. Kimisi körü körüne, kimisi ölürcesine. Yapmayın. Kimsenin kimseden üstün olmadığı şu dünyada, vicdanınızı yoracak adımlar atmayın. Hiçbir siyasi lider ve partiye hakaret etmeden yazdığım bu yazı sonunda da başıma ne gibi değişiklikler gelir bilmem. Hayırlısı her şeyin.

Benim tek istediğim kör olmaktan sıyrılın. Eğer ki ben bugün Berkin, Burakcan ve Polis için aynı anda, aynı hüzünle ağlayabiliyorsam, siz de yapabilirsiniz bunu. Müslüman olmak sadece sizden olanı kabul etmek değildir. Bir kere müslüman olmak kimseye “siz-biz” demeden Allah’ın yarattığı her canlıyı kabul edip, iyiliğini düşünmektir.

Karşınızda oruç tutan, dua eden, içki içen, başı açık gezen, eyleme giden, camiye giden, duaları ezbere bilen ama haklar üzerine kendini yiyen bir ülke genci olarak duruyorum.  Sadece türbanlı olmadığı için, mezarlık yanından geçerken dua ettiğinde; çarşaflı bir kadının yüzüne bakıp: “sen dua edebiliyor musun?” demesiyle hayrete düşen biri olarak…

Siz bu değilsiniz. Siz, evladını kaybeden bir anneye “yuh” diyebilecek kadar kör ve kalpsiz değilsiniz… Enam Suresi’nde; “İnsanlar arasına nifak sokma işlemi şeytanın işidir. Bunu insanları mutsuz etmek için özel olarak yapar. Ne zaman insanlar mutsuz olursa o memnun olur.” yazar.

Şeytanı bulmak zor olmasa gerek. Sağlık ve iyi niyetle…

 

Be first to comment