Yaşamak Denen Zahmetli İş

Senin de üzerinden çıkarıp atmak istediğin bir kaç huyun yok mu allasen? Hani fazla duygusal olmak, hemen inanmak, güvenmek ya da salaklaşmak gibi…

Bugünlerde çırılçıplak kalma niyetinde ruhum. Neyi var neyi yoksa fırlatıp koşmak istiyor. Fütursuzca ve gamsızca. Denize doğru, buluta doğru ya da yeşile doğru. Kaçma konusunda bile öyle kararsız ki; ilk önce bu kararsızlıktan kurtulma peşinde.

Bir Ortaçgil şarkısı gibi anlamlı onlarca cümlenin yan yana dizilmesi, melodinin uyumsuzluk içinde anlam veremediğimiz uyumu gibi falan. Aman saçma sapan bir ruh işte bendeki.

Felsefik konuşmalara girişecekken,”of çok uykum var vazgeçtim” diyecek kadar da yorgun ve halsiz.

Hayatı ciddiye aldıkça darlaşan bir ufkum var sanki. Sahi depresyon belirtileri neydi? Ya da şu tükenmişlik sendromu? Allah’ım çok yoruyorum beynimi bu aralar. Bedenin yorgunluğu zihni, zihnin karmaşası bedeni öyle bir düğüme sürükledi ki; çözene cennet kapıları gözüktü.

İş, okul, ev, yemek, ütü, diziler, siyaset, ölmek, yaşamak… Galiba zona dökecek kadar yorduğum ruhumun birazdan bi tık daha fazla soyutlanmaya ihtiyacı var şu aralar.

Bir plan yapmadan denizde olmayı, hesapsız uçuşları ya da çılgınca dans ederek sarhoş olmayı arzulamak ne demekti? Bir oyun vardı devlet tiyatrolarında. “Yaşamak Denen Bu Zahmetli İş” diye. Gerçekten de pek bi zahmetliydi bu iş.

Yine sıkıcı ergen kız günlüğüne çevirdim bu sayfayı di mi? Okumak istemiyorsan da zaten çıkıp gitmişsindir şu dakikaya kadar. He yok, ben de senin gibi pek bi mendeburum bu aralar diyorsan da selam olsun sana. Kaderimiz bir demek son zamanlarda. Baksana ne çok ortak kahroluşlarımız var.

Ben bu akşam bir kahve alacağım yanıma ve tutacağım sevdiğim adamın elinden. Belki de çocuk gibi, korkar gibi, telaşlı gibi sığınmak istiyorumdur bir limana. Kim bilir. Çare arayacağım işte kendimce.

Umarım sen de bir liman bulursun kendine… Sabırlı ol Havalardan heralde deyip geçmeli belki de. Sen iyi ol… İyi bak kendine…

Be first to comment