Evet nasıl bir çocukluk yaşarsan, tüm ömrünü ve ilişkilerini o çocukluk anıların etkiliyor…
Etraf sorunlu insanla dolu. Hepsi birer çıldırık hatta. Bencillikten nefes alamıyorlar da farkında dahi değiller.
Mutsuz çocuklar bunlar. Sorsan, dünyanın en mutlu çocukluğunu yaşamışlardır. Bir insek derinlere çıkışı bulamayız o ayrı. Egodan, hırstan, kıskançlıktan önlerini göremez oldu namussuzlar.
Hani “kimse mi gerçekten sevmedi lan seni?” diyeceğim de bunu da kaldıramayacaklar biliyorum.
Yani yaşlandıkça çekim gücüm de düşüyor sanki. Kes be sesini diye diye tekme tokat dalasım var ama salon kadınıyız bir yerde ters düşer… 😀
He bu arada benim için çekilmez insan olman hayatını etkileyecek bir suç değil tabii ama karşındaki insan seni çekemediğinde ilişmemeyi öğrenmen gerekirdi. Mesela herkes herkesi sevemez ya hani ya da herkesin ilgisi tek bir kişi ya da tek bir olay üzerinde toplanamaz asla. O hesap işte. Yahu çocukluğunda yaşıyorsun saçma sapan günler, acayip acayip travmalar sonra çilesini biz çekiyoruz.
Sevmediğin kişiye seni sevmiyorum demek bir lüks artık bu dumanına tükürdüğüm ülkede. Adam kal-dı-ra-mı-yor! Sevilmemeyi kaldıramıyor.
Hani sorsak, insan ilişkilerinde aranan en baş özellik dürüstlüktür. Ama hadi bakalım söyle şu kıyafet sana yakışmamış, bu saç seni yaşlı göstermiş falan diye. Vallahi küserler. Vallahi ölüm fermanını yazarsın diyim ben sana.
İşte bunlar hep çocukluğumuzda kaldırılan kıçımız yüzünden. Aferiiiinnn oğlumaaa, aslan parçası, paşa o paşa, benim güzeller güzeli kızım… Hee güzeller güzeli. Karga gibi çocuğun var ama güzeller güzeli.
Bizi bu kadar mükemmel olmak zorunda bırakan sisteme, duygularını gizleyemeyen ebeveynlere, okul hayatında sadece ders çalışan çocuklara verilen takdir belgelerine hepsine hepsine lanet olsun.
İş yerinde, okulda, evlilikte yahu her alanda sevdirmek istiyoruz kendimizi. Herkese hem de. He benim pek umrumda değil bu hal de bazen bazı toplantı masalarında kendimi tutamayıp egomu devreye soktuğum ve sonra da egomla kavga ettiğim anlar oluyor tabii.
Canlarım, kimse sizi sevmek zorunda değil. Kimse her dediğinizi onaylayamaz. Ve siz, karşınıza çıkan her konuyu bilemezsiniz.
Lütfen çocukluğunuza inin ve kıçınızı kaldıran her bir konuyu yavaş yavaş silin. Mutsuz çocuklar, mutsuz büyürler. Mutsuz olup da ufacık kalmış keyifli insanların da keyfine sıçmayın. İşte o kadar!
Bye.