Burada yemekler çok çok çok çok ucuz…
Gidin ve bol bol her şeyden tıkanana kadar yiyin.
Tatlılar, hamur işleri, köfteler, çikolatalar, meyveler…
Ne ararsanız hepsi fazlasıyla ucuz.
Makedonya halkı kahvaltıda sadece hamur işi tüketiyorlar. Birbirinden şık, mis kokan onlarca fırın yan yana dizilmiş vaziyette. İşe, okula giden herkes elinde bir hamur işi ile başlıyor güne. Hatta poğaça içi börek de en sevdikleri çeşitlerden biri.
Sanılanın aksine bütün hamur işleri fazlasıyla hafif. Ama cennet. Elleri inanılmaz lezzetli. Ki zaten çoğu da zayıf halkın. Makedonya kısmında envai çeşit hamur işine rastlayabilirsiniz.
Bir de kahvaltıda çay istediğinizde size yanında bal ve limon da getiriyorlar. Biz yemeyi tercih ederken, onlar çayın içerisine direk döküyorlarmış.
Osmanlı kısmında ise öğle yemeğimizi yedik. Tabi ki ilk gün tercihimiz köfteydi ve tam 1913 yılında beri orada olan DESTAN da yedik köftemizi.
Porsiyondan önce koca bir ekmek, asla kokmayan kesilmiş soğan ve közlenmiş yeşil biber verdiler. Öyle servis açmak falan da yok. Ekmek sepetinin içine iki çatal koyuyorlar tamam.
Ardından içerisinde 10 adet harika lezzetleri bulunan köfteleriniz geliyor. Doymak mı? Tıkanıyorsunuz resmen. Tadı mı? Enfes ötesi…
Burası zaten tüm turistlerin ve yerlilerin oldukça beğendiği bir yer.
Sonrasında canınız tatlı yemek isterse sizi son dönemlerde de oldukça meşhur olan Balkan tatlısı Trileçe yemeye davet ediyoruz.
MADO adı ile satış yapan bu yerde dondurma, baklava, sütlaç gibi tatlılar da var ancak biz tabi ki; trileçe yemeyi tercih ediyoruz.
İnanılmaz hafif bir tatlı. Sütünden midir nedir buradakilerle kıyaslanamayacak kadar güzel. Aynı hafiflik dondurmada da geçerli.
Yemeklere geri dönecek olursak da ikinci günümüzü yine köfteli ama bir tık farklı şekilde taçlandırmak istedik ve yine Türk tarafında yer alan bir restauranta gittik. Burada güveçte kuru fasulye üzeri köfte ve oldukça büyük ebatlardaki kaşarlı köfteden sipariş ettik. Fiyat mı? Sadece 20 TL.
Aynı zamanda buranın daimi bir pazarı bulunmakta. İçerisinde kıyafetten, oyuncağa; aksesuardan yiyeceğe her şeyi bulmak mümkün. Sebze ve meyvelerin çoğu bizimkilerle aynı. Bu arada sabahları çoğu insan muz yiyerek selamlıyor günü ve hepsi de fazlasıyla dinç gözüküyor. Benden söylemesi.
Yani diyeceğim o ki; burada yemekler fazlasıyla leziz, fiyatlar haddinden fazla uygun. Aman efendim Üsküp’e gidersem aç kalırım korkusuna sakın ha kapılmayın. En kötü Migros, Burger vb bildiğiniz pek çok mekan da burada var. He bir de Türk olduğunuzu anladıklarında direk size “Domuz Eti ve Yağı” olmadığını belirtiyorlar. İçiniz rahat olsun. Doya doya yiyin gare.