Zamanında göç etmiş ailelerin çocukları damak tadı bakımından oldukça şanslı olurlar. Tıpkı ben gibi…
Arap kökenli bir baba ve Yugoslavya göçmeni bir annem var. Bu durumda acı ve salçayı da, börek ve zeytin yağlıyı da öylesine lezzetli ellerden yedim ki…
Bu tatları bugüne kadar İstanbul’da hiçbir yer yapamıyordu maalesef. Mersin’li olan baba tarafımın mutfak kültürüyle, Antakya mutfağı zaten eşittir. “Hayır etraf kaynıyor Antakya Mutfağı diye ama kimse babaannem gibi yapamıyor patlıcan közünü ya da içli köfteyi.” Dedim dedim ama düne kadar dedim. Çünkü dün bir yer keşfettim.
VARKA…
Beyoğlu sokaklarının birinde, küçük ama muhteşem bir yer. Yemekleri ile ilgili diyebileceğim tek bir kötü kelamım yok. Salya akıtan türden. Bulguru ilk defa böyle doygun ve lezzetli haliyle yedim babaannemden sonra.
Çeşit bol. Yemek öncesi masanıza nar ekşisi damlatılmış zaytinyağı, acı biber turşusu, zeytin ve domatesli biber geliyor. Ekmekleri de sıcacık ve çıtır çıtır. Özel üretim. Poğaçadan hallice.
Zahter Salatası, Çökelek Salatası, Meze Tabağı, Kuru Patlıcan Dolması, Köz Patlıcanlı Dağbuled, Kağıt Kebabı ve tabi ki Künefe…
Bu lezzetler bir harika. Yolunuz Beyoğlu’na düştüğünde buraya uğramadan geçmeyin. Vallahi çayı bile bir başka güzel geldi. Fiyatlara gelecek olursak. Oldukça uygun. Hele bu lezzete bu fiyat inanılmaz keyif veriyor bünyeye.
Merak eden ve detaylı bilgi almak isteyenler için mekanın sitesi www.varkabeyoglu.com Gidebilme imkanınız varsa gidin ve benim yerime de o acı turşudan yiyin. Sevgiler. Afiyetler. Ballar. Şekerler olsun…