Siz hiç gerçek sevginin nasıl bir şey olduğuna tanıklık ettiniz mi? Cevabınız nedir bilmiyorum ama; ben gittim, gördüm ve hissettim… Mecidiyeköy’de hemen Profilo Alışveriş Merkezi yanında yer alan “Down Cafe”, sizi ağzınız kulaklarınıza varana kadar gülümseten mükemmel bir işletme.
Çalışanların hepsi down sendorumlu dostlarımızdan oluşuyor. Öyle kusursuz bir hizmetle karşılaşıyorsunuz ki; hem lezzeti, hem güler yüzlü halleriyle -iyi ki geldim buraya- diyorsunuz. Kimsenin yardımına ihtiyaç duymadan istediğiniz her şeyi masanıza kadar getiren down sendromlu dostlar, bu işe tüm içtenlikleriyle gönül veriyorlar. Bir de sizi sevdiklerinde öyle güzel muhabbet ediyorlar ki; yeri geliyor tarih, yeri geliyor sanat, bazen de futbol konuşuyorsunuz onlarla. Hem lezzet yüklü yemeklerden yiyip, hem de böylesine harika bir sohbeti nereye giderseniz gidin kolay kolay bulamazsınız.
İş yeriniz ya da eviniz o çevredeyse her gün gidin, uzaksanız da muhakkak ziyaret edin. Her şeyden önce hayata tutunmayı öğreniyorsunuz bu ufak ama sevgi yüklü kafede. Benim bir Ozan’ım var mesela orada. Canım o… Nasıl yakışıklı, nasıl yetenekli… En iyi dostum, en saf yüreklim… Gitar çalmaktan, oyunculuğa; tarih hocalığından, bilim adamlığına bütün yetenekler birleşmiş ve Ozan’ın ruhuna yerleşmiş sanki. Sadece Ozan değil ama, hepsi birer yetenek küpü. Sahneler onlardan soruluyor. Belirgin zamanlarda sergiledikleri bir tiyatro oyunları var. Ya da yılbaşında unutamayacağız bir eğlence gecesinin baş kahramanları oluyorlar.
Yaşadığımız dünyada sevgi denen his ne kadar uzak ve saklıysa, burada o duygu had safhada. Gözlerinin içinde bile müthiş bir sevgi ışığı var. Nefes almanın ne kadar değerli olduğunu, başarmak için hiçbir şeyin engel olmadığını öyle güzel görüyor ve öğreniyorsunuz ki…
Onları yargılamak, kırmak, hadsizce cümleler kurmak ve daha nice kötü hali kendine yakıştırabilecek kadar vicdanını ve insanlığını kaybetmiş olmak, benim fıtratıma fazlasıyla aykırı kalıyor. Böylelerine söylenecek tek kelam yok aslında. Sevgiyi bilmeyen ve insan olmayı reddeden bir canlıya ne yaparsak boşuna… Ama şunu unutmamalı kimse; “Hiçbirimizin bir saniye sonrasının garantisi yok!” O yüzden, sizden sadece birazcık farklı olan insanlara kötü davranma hakkını bulmayın kendinizde… Kısa süreliğine ve ödünç olarak geldiğiniz bu dünyayı pisletme gibi bir lüksünüz de yok. Durun, düşünün ve gerçek sevgiyi öğrenmek istiyorsanız da; Down Cafe’yi bir ziyaret edin lütfen…
Dediğim gibi onlar sizi, Mecidiyeköy’de ufak ama sevimli bir kafede, sevgi yüklü kolları açık bir şekilde bekliyorlar. Her yemeğe bir tutam mutluluk, bir tutam insanlık, bir tutam da sevgi koyuyorlar ve afiyetle yemeniz için size sunuyorlar. Nil Karaibrahimgil, Gülben Ergen ve daha pek çok ünlünün de gelip tanıştığı bu dostlarımızın yüreğiyle karşılaşma şansını bizlere yaşatan öncelikle Şişli Belediyesi ve ADER Alternatif Yaşamı Destekleme Derneği kurucularından Hatice Ucan’a, ardından da kalbini bu işe vermiş tüm emektarlara sonsuz teşekkürler. İnsan olmak ve yaşamak siz ve sizin gibiler sayesinde çok ama çok daha anlamlı. İyi ki varsınız. Hep orada kalın ve lütfen daha da çoğalın…
berci
Ankara’da da Down Cafe var. Kızılay’da İzmir caddesine dönerken üst geçidin hemen ayağında karşısında Mavi Jean mağazası var.