Ben ki, kaba tabirle öküzlüğü ile bilinen biriyken birden göz yaşlarıma hakim olamayıp hıçkırarak ağladım bir filmde… İnanılması zor olsa dahi, “Benim Dünyam” filmi tüm duygularımı, farkındalık heyecanımı, mucizevi inanışlarımı ayağa kaldırdı ve her sahnesini gözümü kırpmadan izledim.
Beren Saat yerine bir başka oyuncu olsa dahi ben en çok Uğur Yücel ve o müthiş oyunculuğu karşısında tutamadım kendimi. Hint yapımı ‘Black’ filminden uyarlanan ve geçtiğimiz Cuma günü gösterime giren bu eseri bir şekilde muhakkak izleyin. Özellikle ilk perdede “Ela” karakterinin küçüklüğünü yansıtan minik oyuncunun ne kadar başarılı olduğuna tanıklık edecek ve şimdiden hayran kalacaksınız.
Hayatta aslında hiçbir şeyin “imkansız” olmadığını, “mucize” denen şeyin hala dimdik durabildiğini görüp, etkilenmemek pek de mümkün değil.
Film bitiminde; kadın, erkek, genç, yaşlı herkes sulanmış gözleriyle öylece bakıyorduk perdeye. Hepimizin dilinde de şükür vardı. Ne zorluklar, ne uğraşlar, ne büyük acılar ve ne yüce inanışlar…
Bir kitap, bir film belki de bir müzik aslında ne çok şey anlatıyor, ne farklı hal ve yerlere götürüyor bizleri…
Sevdim. Asla Türk Filmlerine karşı negatif bakış açısı besleyen tiplerden olmadım. Uyarlaması iyi, senaryo zaten harika. Evet tek derdim; “neden bizden çıkmadı bu senaryo?” oldu. Ama öyle güzel oyuncular, öyle güzel sanat çalışması vardı ki filmde her şeyi toparlayıp, kapatıyordu.
Gidin. Halinize şükretmek, yaşamı sevmek ve tek bir rengin aslında neler ifade ettiğini görebilmek için gidin…
Siz de seveceksiniz eminim…