Uzun zamandır hayatın koşturmasına fazlaca daldığımı anlayıp, en büyük tutkularımdan biri olan sinema keyfime dün kaldığım yerden huzurlu bir dönüş yaparak perdelerimi “Stolen” ile açtım.
He iyi mi yaptım kötü mü bilmiyorum…Çünkü film sonunda tekniksel hiçbir şeye odaklanmadığımı ve tüm yoğunluğumu birazdan bahsedeceğim gereksiz üç duruma yönlendirdiğimi fark ettim.
Birincisi, en büyük yıkılma halimdir ki o da; Nicolas’ın inanılmaz derece yaşlandığını her sahnesinde görüyorsunuz. “Ne olmuş bu adama ya?” diye hayıflandım sürekli. Yahu kaçma sahnelerinde koşamıyordun be adam! Yüzü saçma sapan şekillere bürünüyor, canı yanıyor ve direk anlıyorsunuz surattan, oyuncu resmen acı çekiyor…
Nerede o aksiyon filmlerinin hayranlık uyandıran hızlı, sert, cesur oyuncusu; nerede Stolen baş rolündeki hırsız abimiz? Arada uçurumdan da öte bir farklılık var. Yanaklarına yaptırdığı o dolgu operasyon vakasındansa bahsetmek dahi istemiyorum. Sen artık koşma Nicolas, sen artık otur ve daha sakin, aklı başında roller bul kendine. Lütfen… Sahnelere, senaryoya fazla ayıp oluyormuş dün gördüm. Aman diyim dur.
İkinci takıntım ise; Josh Lucas… O adam nasıl o kadar iğrenç bir tipe dönüşmüş, nasıl mide bulandıran bir ifadeye sahip olmuş arkadaş. Gördüğünüz an, “Allah kahretmesin o sanat ekibini” diyecek kadar çirkindi. Hani o beyaz perdenin bebek yüzlü Josh kardeşi gitmiş, yerine pislik bir adam gelmiş. Tebrik etmekse eğer, evet sanat ekibi gerçekten iğrenç bir adam oluşturmayı fazlasıyla başarmış. Bravo, beş yıldız.
Son odak noktama gelince de, filmde Nicolas Cage’in kızını canlandıran 17 yaşındaki tarz sahibi kızımız Sami Gayle ve bu kızda iyi şeyler var hissi yaratan o gerçekçi oyunculuğu.
Sanırım bu çocuk ileride çok iyi filmlerde, çok iyi rollerde, çok iyi ödüllerle çıkacak karşımıza. 15 yaş ergen mimiklerini, hayata ve babasına duyduğu güvensizliği, yaşadığı korku halini ve daha pek çok gel git duygusunu gayet net bir ifadeyle seyirciye hissettiriyor Sami. Hatta o umursamaz ergen tribini o kadar iyi yapıyor ki; sinirden perdeye atlayasınız geliyor.
İşte; filmden çok, lüzumsuz her hale kendimi kaptırışımın üç maddeli özeti tam olarak bu şekilde. Nicolas Cage ve inandırıcılığını yitiren oyuncu –senaryo uyuşmazlığı, mükemmel bir sanat ekibi, geleceğin parlayan yıldız adayı Sami…
Stolen ve geride bıraktıkları tamamen bu kadar incik, bu kadar gıncık, böyle ıvır, böyle zıvır.
Gül gibi senaryoyu katlettin ya Nicolas, alacağın olsun…