Bir Ofis Stilim Bile Yok Anlıyor Musun?

 

Servis bekliyorum sabah. Kalabalık bir köprü dibi. Kadınlı erkekli pek çok kişi de kendi şirketlerinin servisini bekliyor. Aslında her zaman aynı kişiler orada da, sanki bugün bir yadırgama hali var üzerimde. Onları değil yahu, kendimi…

summer_office_fashion_design_Dress_1street-style-spotlight-bright-sneakers-600x450

 

 

 

 

 

 

 

 

Önce hepsinin üzerine baktım, uyanalı 15 dk olmuş ve hala kendine gelememiş kurbağa bakışlı gözlerimle…

Ablalar kumaş pantolon, şık bir ceket ve topuklu ayakkabıları geçirmişler üzerlerine salınıyorlar fönlü saçları ile…

Ben mi? Bordo bir bez ayakkabı, yerlere kadar uzanan salaş hırka, siyah sıradan bir t-shirt ve paçası kıvrılmış siyah pantolon… En büyük aksesuarım da kafama taktığım güneş gözlüğüm ve alyansım.

Acaba sorun bende mi, onlarda mı? Yoksa çalıştığım ortamda mı?

E ama ben bir gün bile bu tarz giyindim mi ki diğer çalıştığım yerlerde de?

Yoo…

Yani ben hiç ofis stili olan biri olmamışım meğerse… Şimdi karşılaştım bu gerçekle.

Yadırgadım. Ulan Ezgi, bir baltaya sap olamadın dedim. Senin büyüdüğünü anlamamalarının sebebi de bu işte kızım. Giyersen salaş salaş kıyafetleri, ne anlasın sokaktaki amca büyük bir firmada yaptığın işi?..

Alacaksın şöyle en ünlü markaların, en klasik kesimlerini; çekeceksin altına en incesinden stiletto ayakkabı modellerini gör bakalım nasıl da hanımefendi etiketini kapıyorsun hemen.

Tüm bunları kendi kendime düşündükten sonra, birden çenesini kapamayan iç sesime bir tokat da diğer iç sesimden geldi. Yani sabah sabah iç ses savaşı yaşadım durdum.

Yeni gelen diyor ki, “saçmalama, tarz bu, imkanın da varsa rahat olmaya, neden bu kasma?” Pek bir çekişme var iki ses arasında. Ama sonradan gelen sanki haklıydı da…

Bankacı, öğretmen vb. bölümleri bu sebepten okumayı reddetmedim mi ben? E evet. O zamannn?

Silkelendim. Önce konuşan ve beni kendime kızdıran iç sese bir tekmeyi koydum ve Pazartesi sabahımı sendroma çevirmeye çalışan o hadsizle kestim tüm ilişkimi. Sonra gel dedim yamacıma ikinci ses. Ne doğru konuşuyorsun sen öyle…

Beni zorlamıyorlar ki çalıştığım yerde öyle ofis stili adı altında  zulmedici şeyler giyinmeye. Ruhum da hiç mi hiç oralı değil zaten acı içinde iş yapma hallerine. E memnunsam da böyle rahat kıyafetler içinde. Koy … dedim.

Memnunum şimdi. Sabah stresimi 10 dakikalık içsel tartışma ile keyifli bir şekilde sonlandırdım.

He siz ne kadar beğenirsiniz, ne kadar “ofis stili” kavramını benimsersiniz bilemem. Sadece diyeceğim; mutlu olduğunuz ve kendinizi rahat hissettiğiniz yerlerde çalışın. Benim kadar olmasa da; istediğiniz zaman çay içip, ayaklarınızı uzatma lüksünüz olan ortamlarda kazanmalısınız ekmek paranızı. Benden söylemesi.

Hadi şimdi herkese hayırlı işler 🙂

 

1 Comment

  • Yanıtla Mayıs 5, 2014

    Duygu Kavram

    Hahahaha bayıldım bu yazıya. Direk beni anlatmışsınız. Gerçekten çok keyifli. Gülüyoruz sayenizde:)

Leave a Reply